Kategori: Faydalı Bilgiler

Çocukları ev kazalarından korumanın yolları

Hepimizin bildiği gibi pek çok çocuk özellikle tatil zamanlarında evde vakit geçirmek durumunda kaldıklarında; yani enerjilerini okulda tüketemeyip sokakta oyun oynayamadıkları ya da yüzme gibi etkinliklere katılamadıkları zamanlarda evin içinde koşup oynamayı severler. Böyle bir durumda yaşanan yaramazlıklar ve küçük kazalar da kesinlikle çocuğun suçu olmayıp enerji harcama ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Ancak özellikle küçük yaştaki çocuklar için ev kazaları büyük birer risktir. Anne ya da babanın çocuğu gözleyebilecek durumda olmadığı zamanlarda ya da ebeveynlerin bir anlık boşluğunda bilinçsizce, yalnızca eğlenmek amacıyla hareket eden çocuklar ev kazalarıyla karşı karşıya kalabilirler. Peki, çocukları ev kazalarından koruma yolları nelerdir?

Artık bebeklik çağını atlatmış çocuklar karyoladan düşme ya da küçük objeleri tanımaya çalışırken yutup boğulma gibi risklerle karşı karşıya olmasalar da ev kazalarından korunmak için yeterli savunma mekanizmasını edilmiş değillerdir. Bu yaşlardaki çocuklar için ev kazalarına davetiye çıkarak en yaygın durum çocuğun evde uzun süre yalnız bırakılmasıdır. Başında birlikte vakit geçireceği ve kendisini gözleyecek bir yetişkin olmayan çocuk kısa sürede sıkılacak ve evin içinde koşturma, sandalye ve masalara tırmanma, mutfak araçlarıyla oynama gibi kazalara davetiye çıkaran davranışlarda bulunacaklardır. Bu nedenle ilkokul çocukların çağının sonuna dek evde uzun süre yalnız bırakılmaması ev kazalarına karşı alınabilecek önlemler arasında ilk sırada yer almaktadır.

Evin çeşitli bölümlerinde açık halde ve çocuğun ulaşabileceği yüksekliklerde bulunan prizlerin özel kapaklar ya da koruyucular yardımıyla kapatılması ev kazaları karşısında alınması gereken en kritik önlemlerden biridir. Bunun yanında ağrı kesici ya da diğer reçetesiz hafif ilaçlar da dahil olmak üzere tüm ilaçların çocukların göremeyeceği ve ulaşamayacağı bir yerde saklanması gerekir. Maalesef elektrik çarpması veya çocuğun kendisi için zararlı olabilecek bir ilacı içmesi gibi durumların zararsız atlatılması özellikle çocuk evde yalnızsa pek de mümkün olmamaktadır. Ayrıca çocuğun oyun amacıyla tırmanıp dengesini kaybederek üzerinden düşebileceği koltuk, masa, sandalye gibi eşyaların tehlikeli olabilecek cam kenarı, mutfak gibi bölgelere konulmaması gerekir. Bu şekilde çocuk bir anlık dikkatsizlik sonucu düşse bile ufak sıyrık ve yaralanmalarla bu kazayı atlatabilecektir.

Çocuklarda okul korkusu

Özellikle anaokulu ve ilköğretime yeni başlayan çocukların okula gitmek istememe, okula gitmemek için ağlama, bağırma gibi tepkiler göstermelerine sık sık rastlarız. Okul korkusunun en basit hali olarak gösterilebilecek olan bu durum aslında oldukça normaldir ve pek çok çocukta görülür. Ancak ebeveynler ve öğretmenler ne kadar anlayışlı davranıp telkin ederlerse etsinler okula başladıktan 3-4 hafta kadar sonra da bu durum sürüyorsa çocuklarda okul korkusu ciddi bir problem olarak değerlendirilmelidir.

Küçük yaşta olup okula yeni başlayan çocuklarda daha yaygın olmakla birlikte okul fobisi olarak da adlandırılabilen okul korkusu ortaöğretim ve lise çağlarındaki çocuk ve gençlerde de görülebilir. Özellikle lise çağındaki çocuklarda okulun kendisinden korkma, takıntılı bir fobi geliştirme durumuyla okulda arkadaşlarıyla yaşadığı problemler ya da derslere ayak uyduramama sebebiyle okula gitmek istememe hali karıştırılmamalıdır. Bu durumlardan ilki bir uzmanın desteğiyle başlanacak ciddi bir tedavi sürecini gerektirirken ikincisi anne babanın çocuğa anlayışlı yaklaşımı, sorumluluklarını ve okulu bitirmenin hayatta ona sağlayacağı avantajları anlatması ve olumlu telkinler sonucunda ortadan kalkabilmektedir.

Çocuğun okula gitmemesine izin vermek okul korkusu tedavisi konusunda atılabilecek en yanlış adımdır. Böyle bir yaklaşım sonucunda çocuk okula gitmesinin önemini kavrayamayacak, sizin ona izin vermenizin sağladığı güvenle okula gitme fikrinden daha da uzaklaşacaktır. Bunun yerine gerekirse okul müdürü, sınıf öğretmeni ve hatta çocuğun sınıf arkadaşlarının velilerine durumu anlatıp destek istemek ve bir uzman görüşü almak yapılacak ilk şey olmalıdır. Okul korkusu nedeniyle sürekli ağlama, durgunluk, hevessizlik, iştahsızlık, içine kapanma, karın ağrısı, mide bulantısı gibi belirtiler gösteren çocukla anlayışlı bir biçimde konuşulmalı ve okula gitmenin olumlu yönleri anlatılmaya çalışılmalıdır. Bu süreçte çocuğun okuldan iyice soğumaması için yalnızca sabahtan öğlene kadar okula gitmesi ya da ödevlerini ve ders notlarını almak için bir iki saat kadar okula uğraması mutlaka sağlanmalıdır.

Okul korkusunu yenmede en önemli etken anne ve babanın bu konudaki tavrıdır. Ebeveynler bu noktada çocuğun okula gitmesi konusunda pazarlığa açık olmamalı, ancak bunun dışında çocuğun geliştirdiği okul korkusu hakkında anlatacağı her şeyi dinlemeli ve anlayışlı olmalılardır. Çocuğa kızmak, okula gitmek istemediği için çeşitli cezalar vermek ve evden çıkma, gezme gibi özgürlüklerini kısıtlamak sorunu çözmeye yardımcı olmayacağı gibi sorunun derinleşmesine neden olacaktır.

Hasta Yakını Stresi ve Durumu Kolaylaştıracak Tavsiyeler

Kronik bir sağlık sorunu olan birine bakım vermek alışveriş yapmak, yemek hazırlamak ve yedirmek, kişinin ve yaşadığı …

Bebekler Ne Zaman Su İçebilir?

Boğazınızın kuruduğunu hissettiğiniz sıcak bir günde doğal olarak bir bardak suya uzanırsınız. Bu, 2 – 3 aylık …

Kreş Seçerken Dikkat Edilmesi Gereken 8 Nokta

Çocuğunuzu bir kreşe vermeyi düşünüyorsanız onun için en iyi şartları sağlayacak bir yer bulmayı istersiniz. …